9 Mart 2014 Pazar

Ruh Hâlimin Güvercin Tedirginliği

Fena yağmur yağıyor. Aslında çok severim, ah rüzgar olmasa. Pek güzel başlangıçların adamı değilim, işte yine tıkandım. Bu yazıyı dün yazmam lazımdı. Fakat gece 4.30 olmuştu, çok yorgundum, taksici beni kazıklamıştı: ve daha bir sürü şey. Haklıydım yani. Zaten beni yazmaya iten de bu: haklılık. Dayanılmaz geliyor.

Islanmaktan korkana acırım, belki bu yüzdendir; şemsiyenin en nefret ettiğim icat olması... Neden mi acırım? Ne yani, aşikârı saklayamazsın: aptallık. Haklı değilim. Susayım, oturayım bari.

Dün de buna benzer başladı hikâye.. Çok yol gittim,1 saat falan. Heyecanlıyım. Zaten aksiyona müptela olmaktan eriyip, gidiyoruz. Neyse, başlangıç yine olmadı. Bu işin güzelini beceremeyeceğim.

Yorgunum yahu. Kulaklıkta Travis falan çalıyor, artık hesap edin. Travis büyük masözdür, aklınızda bulunsun bu. Bilmezsiniz diye şey ettim. 

Islandım, ıslanıyorum, galiba hasta olacağım. Yok, bu kesin. Arkadaş siparişini veriyor. Yakınım diyorum, getireyim. Bana sipariş veriyor çünkü ben dışardayım, eve yakınım. Üşümeyecek ve beklemeyecek. En makul haklılık, bunları öğrenin. Başlangıca nihayet: zili çalıyorum. Kimse beni beklemiyor kapıda. Eh, biraz kalabalığız, eksiklerimizle beraber. Eksilerimizle derdim ama ayıp olur. Haksızlık. 

İçerdeyim, arkadaş teşekkür ediyor ve bana para uzatıyor. 'Yok' diyorum, 'bendensin:)' Mutluluğumla haklıyım. HAH! Sohbete erişmeye çalışıyorum ama beni kolumdan çekiyorlar. Uzuvlarıyla değil ama; bunlar düşünceler. Düşünce=virüs. İnsanlar  böyle ayı değil. Medeniyiz elhamdülillah, öyle hırt gibi kola asılınmaz. Sohbet, çok uzakta. Ben sanırım sıcak bir yerdeyim. Aklıma Ekvator geliyor (üzülme İzlanda, aşk çok eşlidir). Şiir düşünüyorum. Meftûn oldum mu şiir; vallahi el yapımı eczacı ilacı (Kimyasallardan uzak durunuz).

Bir muhabbet ki, zorluyorlar. Zorlamaktan da epey keyif alınmış. Benim aklımda çoktan lunapark var. Lunapark demeyin yahu, sordular bana bunu bugün. 'Neden?' dedi mesela. Pek mühim, basit ama mühim, yahu neden? Atlıkarıncadan herhalde. İşte hep böyle meyus olmak için: ben üzüldükçe sevinçliyim. Çığlıklarla tükenirim. Tam neden'e cevap vermez ama. Ben de haklıyım, fakat sen daha çok haklısın. Bu haklılığı ben de kazanıyorum, kısa süreliğine de olsa. Bisiklete binmeyi öğrenmek gibi. Evet, böyle. Unutmam sonra. Hoşluk hep bunlar.

Nerede kalmıştım? Evet, evden çıktık biz. Taksiciyle pazarlık yapılıyor. Avcılar-Taksim: 45 kağıt. Yahu süper işte. Ben ısınmışım sanki, Oscar falan tartışıyoruz. Bu lümpenlik en haklı olduğum şey. Kendimi satamazsam, fikir orospusu olamam. Bi yarımını alırım hacı abi; ama sen yekpare bir yarımsın. Sensiz olmaz be şekerparem (bal gibi olur).


Taksiden iniyoruz -of, çok yazacağım, pişman olacağım, gelecek kipte boğulacağım ve eceğim ve acağım, of- Ya, benim karnım aç. Bi hamburger atarım, siz gidin, yalnız telefona bakın, arıycam sizi. Kupkuru tamam'lar. 

Yemeği gömdüm, törenine daha yolu var. Oo, yağmur abi, en güzel ünlemlerinden yollasana biraz. Yüzüme gelsin. Yok yahu, düpedüz neşeliyim. Yemekten herhalde.

Ta, 5. kat. Niye burdayız? Ucuz. Diğerleri? Geliyorlar. Unutma, zaten 1 kişi eksiktik. Öyleyiz artık, evde kalmak istedi. Hastaydı o gelemezdi. Şekersiz bir haklılık. 

Çok ısındım, ısındık. Dans etmeye başlıyoruz. Bilmezler, en pespaye hâlimdir, fakat saf mutluluk. Herkes burada şimdi. Kalanlardan, yani. İki kişi gitti. Neden? Ya, malum işte evliler. Bi de sıktı galiba ortam. Müzikler de baydı. Ha, tamam o zaman. Pazar günleri, yinelenen düğünler. Haklılar, sapına kadar, adasız bir deniz kadar haklılar. En fazla dalga isteriz yani, adalar ne, çıkıntılık. Saygısızca. Buna kızsalar, haklı olurlardı. Dilbilgisi haklılığı, literatür haklılığı. Cahil gibi bakmayın, öyle. Bi ara anlatırım isteyene ben.

Yazdığım şeyler silindi. Kısaca özet geçeyim; iki kişi aramızdan ayrıldı. Neden? Evli onlar çünkü. Ev-li-ler. TAMAM. Müzik baymıştı biraz ama neyse, diğerleri burda. Dans ediyoruz, her yeri domine etmişiz, öyle geliyor.

İnsanlar bize katılıyor, çünkü bugün haftasonuna dahil (dünyanın tüm kara parçalarında). Sevgililer, dans edin. Ne demek canım, bugün eğleneceksiniz. Neşe ordumuza neferler lazım. 

Gelin, birlikte eğlenelim. Vallahi oluyor. Sarhoş çocuk, bugünü unutmayacaksın. Yarına kadar. En güzel hikâye bu.

Bittik galiba. Bi çift daha ayrılıyor. Gitmeyin, gitmeyin be. Gidiyorlar. Sıkılmış ve yorulmuşlar. Galiba yarın için planları var. Aşkın haklılığı, önünüzü ilikleyin ulan. Sorun yok tabii ne demek, ben de sizi seviyorum. Sarılıyoruz. Üzülmek istiyorum ama hakkım yok. Görüşürüz (herhalde).

Onlara kızdık ama ben de bittim. İnsanları eğlendirdim, eğlendim de. Koca koca resimler yolladık fezanın metal çöplüğüne: bilge bir haklılık. Küçülmüş bir naiflik. Bu benimkisi.

En delişmen atılıyor, yahu dağılmayalım. Hayhay.

...

Nezaketten söylenmiş. Çünkü diğer çift acıkmış ve uykuları gelmiş. Olağanlık, büyük bir haklılık. Gitmem gerekiyor.

Söylüyorum. Galiba bana acıyorlar, yüzüm düşmüş zira. Sorguluyorlar, çünkü iyi arkadaşlar. Ne oldu ya? X'e mi sıkıldın? Yapma abi böyle? Geçiştiriyorum. Beni seviyorlar ama uzakken daha iyiyim be. Gerçeklik; sen haklılığın tanrısısın. Bak, dindarlar şehvanî öğretinin peşinde.

Yürüyoruz. Ben, taksiyle gideceğim. Karşısı, evet çok yazacak neyse. Arada birşey oluyor, delişmen diyor ki: 'Çok şanslısın'. Vallahi. Radikal bir haklılık.

2 aydır görüşmüyorduk. İki arkadaşımın sevgilileri var artık, biri evlendi, biri en dikey mutsuzluğun sahibi, birinin bu işlerde gözü yok, sonuncusu en hakikimiz. O herşey biliyor, bunların gelip, geçeceğini görüyor. Hayata farkında, realizm onun hakkı; bu konuda da o haklı. Notu da onun odasına koymuştum zaten, gülüp geçsin diye. Zekilere saygı kuşağı; biat kere biat ederim.

Anlıyor fakat konuşamıyorlar bu lisanı... Gerçi biri beni yanına çekiyor, özür diliyor, diyor ki: 'Yanında olamadık, özür dilerim'. Ne demek, sizin başka bi hayatınız var artık. Haklısınız canım.

Ben susuyorum. Gitmem lazım. Utanmam ama şiir yazmam lazım. Gizlice.

Taksiye biniyorum, fiyatı iyi. İstediğimden başka yerde bırakıyor, gitmek istiyor çünkü. Çokluğun haklılığı, onun gibisi çok.

İniyorum, yürüyorum. Zaman en kudretli diktatör. İşte hepimizi yönetiyor. Ben kölesiyim bu işin, çünkü haklı olamıyorum. Onların haklılığı çok berrak, onları seviyorum. Ben zaten sadece seviyorum.

Çok geç oldu. Okusanız güzel olurdu ama neyse. Çok uzun ve çok sıkıcı. Uyumak güzellik. Siz de haklısınız.

Bana bi ayna verin yeter. Ben işimi kendim bitiririm.

Ama ne olurdu dağılmasak?